Blog

Gereksiz sual sormak

Sual: Oldukca sual soruyoruz. Her suali sormanın sakıncası var mıdır?
CEVAP
Sırf öğrenmek niyetiyle Tanrı rızası için yararlı olan her suali sormak caizdir. (Hazret-i İbrahim’in kestiği koçun etini kim yedi?), (Falanca âlimin anasının adı nedir?), (Hazret-i Yunus’u yutan balık, adam miydi?) şeklinde sualler soruluyor. İnsanın, bilmesi gerekmeyen şeyleri sorması mekruhtur. Âlimler buyuruyor ki: Öğrenilmesi emredilmemiş olan şeyleri sormak caiz değildir. Mesela Hazret-i Lokman peygamber midir? Cin, insanlara iyi mi görünür şeklinde şeyler sormamalı, bu sebeple bu biçim şeyleri öğrenmekle emrolunmadık. (Tahtavi)

Bugün oldukça kimse, ehl-i sünnet itikadını bilmiyor. Öğrenmesi farz-ı ayn olan bilgilerden habersizdir. Faiz çeşitlerini, hatta yemeğin farzlarını bile bilmez iken, dünya ve ahirette gerekmeyen şeyleri soruyor. Bilinmesi gerekmeyen sorulmamalıdır.

Kötü niyetle sual sormak
Kötü maksatlılara ilim öğretmek yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu yitirmek anlama gelir.) [İbni Ebi Şeybe] Suali de uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gösterir. Hadis-i şerifte, (Güzel sual sormak, ilmin yarısıdır) buyuruldu. (Taberani)

Kendisine farz-ı ayn olan yararlı sualleri sormak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlim hazinedir. Anahtarı sual sormaktır. Sual sorun ki, Allahü teâlâ sizlere acıma etsin. Şundan dolayı sual sormakla dört kişi mükafat alır: Soran, cevap veren, dinleyen ve bu biçim şeyleri seven.) [Ebu Nuaym]

Yararlı bir sual sorana cevap vermemenin vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Şundan dolayı Allahü teâlâ, “Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun” buyurdu.) [Taberani]

(İlmini başkasına bildirmeyen, hazineyi gömüp asla hiç kimseye yardım etmeyene benzer.) [Taberani]

(İlmini gizleyene, denizdeki balıklardan, gökteki kuşlara kadar her şey nalet eder.) [Darimi]

(İlmini gizleyen asla hiç kimseye, kıyamette alevden gem vurulur.) [Taberani]

İlim sahibi biliyorsa söylemeli, bilmiyorsa bilmiyorum demelidir. Fetva vermenin mesuliyeti oldukça büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bilmiyorum demek ilimdendir.) [İbni Mace]

(Âlimim diyen kimse cahildir.) [Taberani]

(Bilmeden fetva verene, yer ve gökteki melekler nalet eder.) [İbni Lal, İ. Asakir]

(Ehli olmadan yanlış fetva veren, hainlik etmiş olur.) [Ebu Davud, Hakim]

(Ben bilirim) demek doğru değildir. Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır.) [Yusuf 76]

Âlimler buyuruyor ki:
(Tanrı rızası için, bilmediği bir hususta susanın almış olduğu sevap, bilmiş olduğu hususta konuşanın almış olduğu sevaptan azca değildir. Zira cehaleti kabul etmek nefse oldukça ağır gelir.) [Şabi]

(Bir âlim, “Bilmiyorum” derse, şeytan kahrolur ve, “Âlimin susması, konuşmasından daha ziyanı dokunan oluyor” der.) [İbrahim Edhem]

(Hakiki âlim, suale cevap verirken, kıyamette “Bu cevabı hangi kitapta buldun” diye sorulacağından korkan zattır.) [H.Nişapuri]

Suali, elit eserlerden nakledenlere sormalı, kendi anladığını din kabul eden sapıklara sormamalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim de, namaz da dindir. Bunun için bilimsel kimden aldığınıza, namazı iyi mi kıldığınıza iyi bakın. Kıyamette bunlardan sorguya çekileceksiniz.) [Deylemi]

(Ahir zamanda, âlim azalır, cahillik artar. Âlim kalmayınca da, bilgisiz ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar.) [Buhari]

(Bir süre gelecek, o devrin fakihleri, ince ve karışık meseleleri ele alıp, halkı şaşırtacaklardır. İşte bunlar, ümmetimin en kötüleridir.) [Taberani]

(Cehennem zebanileri, günahkâr hâfızlara, puta tapanlardan daha oldukça azap yapar. Şundan dolayı bilerek meydana getirilen günah, bilmeyerek meydana getirilen günahtan daha kötüdür.) [Taberani]

(Ümmetim, kötü din adamlarından oldukça zarar görecektir.) [Hakim]

Şu halde, gereksiz sual ve başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. İmtihan gayesiyle karşısındakini sıkıştırmak için sual sormak da uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Öğrenmek için sual sorun! Kötü maksatla sual sormayın!) buyuruldu. (Deylemi)

Sual sormanın sevabı
Sual:
 Gazetelerdeki yada radyolardaki hocalara sual sormanın vebali var mıdır?
CEVAP
İşe yaramayan gereksiz suallerin vebali olur. Fakat lüzumlu sual sormak oldukça sevaptır. Şundan dolayı hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(İlim, hazinedir. Anahtarı sual sormaktır. Sual sorun ki, rahmete kavuşun. Sual sormakla dört kişi sevap alır:
1- Sual soranlar.
2- Cevap verenler.
3- Dinleyenler. 
[Gazetelerde, maillerde bunları okuyanlar, Radyolarda ise dinleyenler.] 4- Bu biçim şeyleri sevenler. [Adam gazete alamıyordur, yahut bilgisayarı maili yoktur, okuyamıyordur. Radyoyu o saatte dinleyemiyordur. Ama gazete alsaydım veya benim de bilgisayarım olsaydı da bu sual cevapları okusaydım, yahut radyoda konuşulurken o saatte müsait olsaydım da dinleseydim diyenler diğerleri gibi sevaba kavuşur. Mesela Osman Ünlü hoca konuşuyor, dinleyemiyorsak, ama (Ne iyi nakle uygun suallere cevap veriliyor, Osman hocadan ve Osman hocaya o imkanı verenlerden Allah razı olsun) denirse, sevapta ortak olur.

Sual sorarken
Sual:
 Bazı kimselere verdiğiniz cevaplarda, (öyle sual olmaz) diyorsunuz. Nasıl sual sorarsak uygun olur? Birkaç örnek verir misiniz?
CEVAP
Sual sorarken, az çok o konuda bilgi sahibi olmak gerekir. Hiç bilmeden sual olmaz. Mesela (Gazoz ağacı hangi mevsimde budanır, budanan yerlere davul tozu mu ekilir?) diye bir sual sorulmaz. Peygamber efendimiz, (Güzel sual sormak, ilmin yarısıdır) buyurmuştur. Güzel suali, ilim sahibi sorar.

Şimdi birkaç yanlış sual ile doğrusunu bildirelim:
(Kedi, köpek, ayı, çeşitli haşaratlar neden haramdır? Çinliler yiyor hiç hastalanmıyor) deniyor. Haram olması illa hastalanmayı gerektirmez. Besmelesiz kesilen kuzu eti de haramdır. Bir damla idrar, bir yudum şarap da haramdır. Ama içilirse vücuda bir zararı olmaz. Din haram etmişse, niye haram denmez.

(Akşam namazı niye üç rekattır? Bazen iki bazen dört kılsak ne sakıncası olur) deniyor. Dört veya iki kılınırsa hiç kabul olmaz. Dinin emri değiştirilmiş olur. Herkes aklına göre dini değiştiremez, o zaman ortada din kalmaz, şahısların yaptıkları uyduruk bir şey olmuş olur. Niye üç rekattır, iki olsa ne çıkar denmez. Dinin emrinde hikmet, sebep aranmaz, niye böyle yapılıyor denmez. Allahü teâlâ öyle bildirmiş, öylesi uygundur.

(Niye zekâtı kırkta bir veriyoruz da otuzda bir vermiyoruz) deniyor. Böyle sormak da yanlış. Zekât, şu mallardan yüzde kaç veriliyor diye sorulur.

Bir de yuvarlak soru soruluyor. Sual net anlaşılmalı. Mesela, (Bir kimse bir haram işlese cezası nedir) deniyor. Yüzlerce haram var. Bir de haramın birbirine göre şiddetlisi var. Mesela yabancı kadına bakmak haram, gidip öpmek haram, zina etmek de haram, ama aralarında çok fark var. Onun için hangi haram ise, şu haramı işlese cezası nedir diye sormak gerekir.

(Bir kimse bir küfür söz söylese nasıl tevbe eder) deniyor. Bir kere o söz küfür mü değil mi? Ona göre küfür olabilir yani o küfür zannedebilir. Onun için önce o sözü yazmalı; bu söz küfür mü demeli, sonra da, küfürse tevbesi nasıl olur diye sormalı.

Bir de yanlış olarak, (Ele kolonya, idrar sürülünce, bunların abdesti bozmadığını ispat eder misiniz) deniyor. Abdesti bozmayan binlerce, milyonlarca iş var. Bozanlar ise yedi tanedir. Bildirilen yedi maddenin dışındakiler abdesti bozmaz.

Yine, (Şu gıdada domuz yağı olmadığını ispat eder misiniz) deniyor. Bir şeyin yokluğu değil, varlığı ispat edilir. Eğer içinde domuz yağı olduğuna dair elimizde bir bilgi yoksa temiz kabul edilir.

Yine aynı bozuk mantıkla, (Falan şahıs hırsızdır, hırsız değilse ispat edin) deniyor. Bu da yanlış bir soru. Hırsız olmayan hırsız olduğunu ispat edemez. Ona kim hırsız demişse, nereden ne çaldığını onun ispat etmesi gerekir. Aksi taktirde, iftiraya uğrayan kimse, suçsuzluğunu ispat edemez.

Bunun gibi, (Sigaranın haram olmadığını ispat edin) denmez. Haram olduğu hangi muteber kitapta yazıyorsa, iddia edenin bunu ispat etmesi gerekir. Mubah diyene böyle bir şey söylenemez.

Bir de, tenkit ederken, (Siz yanlış söylüyorsunuz, herkes başka türlü söylüyor) deniyor. Bu da çok yanlış. (Siz şöyle diyorsunuz, halbuki falanca muteber kitabın falanca sayfasında böyle deniyor) denirse, ancak o zaman ilmi tenkit olur. Sadece, (Sizin bildirdiğiniz yanlış) demek yersizdir.

Sual: Maillerle ve telefonla çok sual soruyoruz. Bunun mahzuru oluyor mu?
CEVAP
Sitemizde, hemen her konuda, hatıra gelebilecek bütün dini suallerin cevapları vardır. 30 yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Yeni arama özelliği sayesinde, aranılanı bulmak, daha da kolaylaşmıştır. İmkanı olan, oradan bakmalı, cevabını bulamazsa o zaman sormalıdır. Mesela ana baba hakkı ile ilgili bilgi almak istiyorum deniyor. Orada kaynakları ile birlikte cevaplar vardır. Önce sitemize bakmalı, bulunamazsa bize sormalı. Biz yerini bildiririz..

<br
Sual sorarken
Sual:
 Maille dini sual sorarken, nelere dikkat etmek gerekir?
CEVAP
Birkaçını bildirelim:
1- Sormadan önce, sitemizde o konuyla ilgili bilgileri okumalıdır.

2- Sorarken cevapla ilgisi olmayan, lüzumsuz detaya girmemeli, çok kısa yazıp anlaşılmaz durumda da olmamalı. Ayrıca mesela (Küfre sebep olan bir şey yapılırsa) dememeli, ne yapıldığını söyleyerek yani örnekle sormalı.

3- Cevap için bilinmesi gerekenleri mutlaka söylemeli, bunu sormaya veya ikinci bir yazışmaya sebep olmamalı. Mümkünse soruyu bir arkadaşa okumalı, ne anladığını sormalı. Herkes kolayca anlayabilmeli. Özellikle, hayzla ilgili suallerde, önceki ayda kaç gün hayz olduğunu ve kaç gün temiz kalındığını, önceki aylarda 10 günden fazla kan gelmişse, 10 günden az olarak en son kaç gün kan geldiğini, Maliki mezhebinin taklit edilip edilmediğini, taklit ediliyorsa en çok gördüğü hayz miktarını bildirmek şarttır. Bir de, mesela ayın 5’inden 10’una kadar kan görülse dememeli, 5 gün kan görse diyerek, yani gün sayısını söyleyerek sormalı.

4- Seferilikle ilgili suallerde, vatan-ı asliyi, gidilen yerin kaç kilometre mesafede olduğunu bildirmeli. Önce siteden okuyarak, vatan-ı asli ve vatan-ı ikametin ne olduğunu öğrenmeli.

5- (Haram bir iş yapanın getirdiği hediyeyi almak, getirdiğini yemek caiz midir?) dememeli, haram işten kastın ne olduğu, o kişinin tek gelir kaynağının bu iş olup olmadığı da bildirilmeli.

6- (Elimize geçen haram parayı ne yapmalı?) dememeli. Haram paranın ne olduğu bildirilmeli. Belki de, haram zannedilen para, haram olmayabilir.

7- Cevabı, ekte veya link olarak gönderilen yazı, sonuna kadar okunmalı.

Cevap suale, yani anlatılana göre verilir. Sualde yanlışlık veya eksiklik varsa, cevap da yanlış olabilir. Bu bildirilen hususlara dikkat edilirse, hem doğru, hem de daha çabuk cevap almak mümkün olur. Ayrıca, lüzumlu olmayan, bilinmesi emredilmeyen ve dinle ilgisi olmayan, her hatıra gelen şeyi sormamalı. Merak etmek de mazeret olmaz. Herkes her şeyi merak edebilir. Sadece iman ve ibadet bilgileriyle ilgili lüzumlu hususları sormalı.

Sual sormak ve kul hakkı
Sual: 
Kabirde ve âhirette sorulmayacak sualleri sorarak meşgul etmek, kul hakkına girer mi?
CEVAP
Müslümanın zamanı çok kıymetlidir. Lüzumsuz suallerle kendi vaktini harcaması ve cevap verenin vaktinden çalması caiz olmaz. Faydalı da olsa, çok sual sormayı Peygamber efendimiz yasaklamıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sizi çok sual sormaktan nehyediyorum.) [Taberani]

Bir patron, öğle uykusuna yatarken hizmetçisine, (Beni otuz dakika sonrasında kaldır) der. Sonrasında rahatça uyur. Hizmetçi bakar ki, patron derin uykuda, rahatsız etmemek için, bir saat sonrasında uyandırır. Patron saate bakar, bir saat uyumuş. Hizmetçisine, (Benim yarım saatimi çalmaya senin ne hakkın var? İşimi aksattın, senin bana yaptığın iyilik değil, kötülüktür) diyerek, diğerlerine öğrenek olması için onu işinden uzaklaştırır.

Bunun şeklinde, evladını sabah namazına kaldırmayıp uyumasını isteyen de, iyilik değil, ona fenalık etmiş olur.

Her hatıra geleni sormak uygun değildir. Gereksiz yada oldukça sual sorup da, işleri aksatmak doğru olmaz. Fazla ve gereksiz sualler, işleri aksattığı şeklinde, diğeri okuyuculara sav cevap vermeye de engel olur. Lüzumlu suallere cevap vermek aslına bakarsan vazifemizdir. Bunlara sevmiş olarak cevap veriyoruz. Sual sormak değil, gereksiz oldukça sual sormak uygun değildir.

Oldukca sual sormamalı
Sual: 
Oldukca sual sormanın dinimizce yasak edilmesi, gereksiz sualler için mi, yoksa lüzumlu sualler de buna dâhil midir?
CEVAP
Gereksiz sual aslına bakarsan azca olsa da caiz değildir. Lüzumlu olsa da, oldukça sual sormak caiz olmaz.

Gereksiz sual sormak
Sual:
 Sitenizde, birçok gereksiz soruya cevap verilmiş. Ikimiz de, bir gereksiz sual sorunca, (Kabirde, Kıyamette bu şekilde bir sual sormazlar. Gereksiz sual sormamalı) deniyor. O süre kabirde sorulmayacak olan sitedeki gereksiz sualler neyin nesidir? Bunu sormak hakkımız değil mi?
CEVAP
Gereksiz sual sormak bir hak değildir. Sık sorulan bazı suallerin cevaplarını, gereksiz da olsa mecburen sitemize yazdık, fakat su-i örnek emsal olmaz, özetlemek gerekirse kötü şey, yanlış şey örnek gösterilemez. Kötü şeyleri, yanlışları, çoğumuz yapsa bile, o şey kötü olmaktan, yanlış olmaktan çıkmadığı şeklinde, çoğumuz gereksiz sual sorsa, bizim de, o şekilde sual sormamız gereksiz olmaktan çıkmaz. Ömrümüz, gereksiz suallerle meşgul olacak kadar kıymetsiz değildir. Âhirette her sözümüz ve hareketimiz için sorguya çekileceğiz. Ömrünü boşa geçiren, gereksiz işlerle, malayani ile meşgul olanlar oldukça pişman olacaklardır. Malayani, boş işlerle meşgul olmak anlama gelir. Bir hadis-i şerifte, (Kıyamet günü günahı en oldukça olan malayani konuşandır) buyurulmuştur. (Ebu Nasr)

Güzel sual sormak iyi mi olur?
Sual:
 Bir hadiste, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) deniyor. Güzel sual iyi mi oluyor?
CEVAP
Güzel sual ilmin yarısı demek, (İlmi olan kimse, mantıklı sual sorar) anlama gelir. (Kabak ağaçları hangi mevsimde budanır?) diye soran kimsenin, bu mevzuda bilimsel olmadığı anlaşılır. Şundan dolayı kabak ağaçta yetişmez. Bunun şeklinde, din ilminden haberi olmayan kimse, bu şekilde acayip sorular sorar.

(Tırnakların iyi mi kesileceği hangi âyette bildirilmiştir?) diye bir sual sormak, din ilminden habersiz olmayı gösterir. Âyetlerde ayrıntılar olmaz. Sûrelere, âyetlere yakarış dememeli. Mesela (Fil duası hangi kitapta yazılıdır?) diye sormak da, yakarış ile âyeti ayıramamak olur.

Fıkıh kitaplarından alınarak yazılan yazılar için, bazı okuyucular, (Bu fetva Kur’anın neresinde yazıyor?) diye soruyor. Dinimizde dört delilin olduğu bilinmiyor. İkincisi ve en önemlisi, müctehid olmayanlar için delilin ne olduğu da bilinmiyor. Bilinmediği için de, (Hangi âyette yada hangi hadiste yazıyor?) diye soruyorlar. Müctehid olmayan, dindeki hükümlerin delillerini sormaz. Din kitaplarımızda deniyor ki:
Müctehid olmayan her Müslüman, kendi mezhebine uyar ve mezhep imamının delilini aramaz. Şundan dolayı Tabiîn’den yeni imana gelenler, Eshab-ı kiramı yansılamak ederler, delillerini asla sormazlardı. (Faideli Bilgiler)

Muhammed Hadimi hazretleri de buyuruyor ki: Dindeki dört kanıt, müctehidler içindir. Bizim için kanıt, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Şundan dolayı biz, âyet ve hadisten yargı çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor görünse de yanlış değildir. Şundan dolayı âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet yada hadisle değişmiş, nesh edilmiş olabilir yada bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika)

Demek ki, (Midyenin yenilip yenilmeyeceği, hangi âyet yada hangi hadisle bildiriliyor?) diye sormak uygun olmaz. Doğru olanı, (Mezhebimize gore, midye yenir mi?) diye sormaktır. Bu şekilde sorulan suale güzel sual denir.

Her şeyi sormak
Sual:
 Tam İlmihal’i okurken anlayamadığımız bazı şeyler oluyor. Hepsini sormak gerekir mi?
CEVAP
Hayır, gerekmez. Tam İlmihal bir ilim kitabıdır. Bazı hususları yalnız o ilmin ehli olan anlamış olur. Dolayısıyla her hususu düzgüsel olarak çoğumuz anlayamaz. Anlayamadığımız şey, yaptığımız ibadetlerle ilgiliyse yada başımıza gelmiş bir olaysa, o süre sorulabilir. İhtiyacımız olmayan, başımıza gelmesi mümkün olmayan şeyleri; derin tasavvuf bilgilerini yada öğrenmemiz emredilmeyen diğeri mevzuları da sormamalı. Sırf sual sormak için sual üretmek de doğru olmaz. Her hatıra geleni sormak, çeşitli vesveselere de sebep olur.

Art niyetle sual sormak
Sual: Yazılarımızı art niyetle takip eden ve değişik müstear isimlerle çeşitli sualler soran biri diyor ki:
Sorduğum birçok soruya niçin cevap vermiyorsunuz? Hele Mebsut, Bahrür-raık şeklinde kitaplardan alarak sorunca, köşeye sıkışıyorsunuz. Niye dürüst hareket etmiyorsunuz? Yanlışınızı düzgüsel olarak düzeltiriz. Sorulara cevap vermemek ilme ihanettir. Âhirette sizden hesap soracağım, iki elim yakanızda olacak. Biz öğrenmek niyetiyle, sizi hoca kabul ettiğimiz için soruyoruz. Fakat siz de, haddinizi bilin, sorularımı yanıtsız bırakmayın!
CEVAP
Art niyetle eleştiri etmek başka, bir yanlış var ise, hatası münasip şekilde söylemek başkadır. İnsanlık hâli yanlışımız olunca derhal düzeltiyoruz. Bilmediğimiz suallere bilmiyoruz diyoruz. Bizi hakkaten hoca kabul eden, suali edeple sormalı. Şundan dolayı Peygamber efendimiz, (İlim öğrendiğiniz kimselere saygı edin, saygılı davranın!) buyuruyor. (İ. Neccar)

Büyük zatlar, (Bir kimse, ilim öğreten hocasına saygı etmedikçe, öğrendiği ilmin yararını göremez) ve (İlim öğretenin kölesi olmalı) buyuruyorlar. Köle, efendisine kayıtsız şartsız bağlanan ve onun her söylediğini halletmeye çalışan kimsedir. Köle, efendisine âmirlik yapmadığı şeklinde, ilim öğrenen, sual soran da saygılı olmalı, edebe aykırı sözlerden uzak durmalıdır.

Eğer (Sizi hoca olarak kabul etmiyorum) diyorsanız, bu daha çirkindir. O süre hem yalan söylediğiniz, hem de art niyetle sorduğunuz meydana çıkmış olur.

Sual, ilim öğrenmek için sorulur. (Acaba bunlar, şu mevzuda iyi mi düşünüyor? Bu mevzuyu iyi mi biliyorlar? Zor bir sual sorup da köşeye sıkıştırabilir miyim?) şeklinde düşüncelerle sual sormak dine aykırıdır. Bu konudaki üç hadis-i şerif şöyledir:
(Öğrenmek için sual sorun! Başka maksatla sual sormayın!) [Deylemî]

(Tanrı rızasından başka bir maksatla sual soran Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

(Âlimlerle yarışmak, cahilleri susturmak ve saygınlık kazanmak için ilim öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

Lüzumlu da olsa, oldukça sual sormak doğru değildir. Birkaç hadis-i şerif:
(Oldukca sual sormayı size yasaklıyorum.) [Taberânî]

(Oldukca sual sormaktan sakının! Sizden öncekiler, bu yüzden helak oldu.) [İ. Maverdî]

(Tanrı rızasından başka bir maksatla ilim öğrenen yada ilmini dünya menfaatine alet eden Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

(İlmi, âlimlerle yarışmak, cahillerle münakaşa edip susturmak ve insanoğlu yanında saygınlık kazanmak için öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

Şu hâlde, gereksiz yada başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. Köşeye sıkıştırmak maksadıyla sual sorulmaz.

İlmi, öğrenip amel etmek isteyen samimi asla hiç kimseye öğretmekten kaçınmak yanlış olur. Fakat ilmin kıymetini bilmeyen yada başka maksatlarla sual soranlara ilim öğretmek doğru olmaz. İki hadis-i şerif:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu yitirmek anlama gelir.) [İbni Ebi Şeybe]

(İlmi layık olmayana öğretmek, domuzun boynuna mücevher takmaya benzer.) [İbni Mace]

Cevap vermediğimiz sualler, ya art niyetlidir yada lüzumsuzdur. Yoksa Tanrı rızası için sual soranlara, sevmiş olarak cevap yazıyoruz. Görevimizdir, yazmak da zorundayız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün