Blog

Ahlak ilmini öğrenmek ve güzel ahlak

Sual: Dinin emir ve yasaklarını öğrenmek lazım olduğu şeklinde, iyi ve kötü huyları da öğrenmek ve yaşamımıza geçirmek, dinin emri midir?
Cevap:
 Mevzu ile ilgili olarak Kimyâ-i se’âdet kitabında deniyor ki:
“Kalbe ilişik bilgileri, özetlemek gerekirse terbiye ilmini öğrenmek, her Müslüman adam ve hanıma farz-ı ayndır. Mesela Hıkd özetlemek gerekirse kin bağlamak, Haset başkasında bulunan nimetin onda olmayıp, kendinde olmasını istemek, Kibir kendini büyük bilmek, üstün görmek, Suizan etmek iyi insanı fena, kötü bilmek şeklinde şeylerin haram bulunduğunu öğrenmek, her mümine farz-ı ayndır.

Bir kimsede bulunan nimetin, onda olduğu şeklinde, kendisinde de olmasını istemek haset değildir, buna Gıpta etmek, imrenmek denir ki sevaptır. Kibirli olana karşı kendini büyük göstermek, kibir olmaz, sadaka vermek şeklinde sevap olur.”

Görülüyor ki, imanı, özetlemek gerekirse Ehl-i sünnet itikadını özetlemek gerekirse öğrendikten sonrasında, iyi ve kötü huyları öğrenmek de, farz-ı ayndır, her Müslümanın öğrenmesi lazımdır. Abdesti, guslü, namazı, orucu ve haramları da, her Müslümanın öğrenmesi farz-ı ayndır. Cenaze namazını, ölüye hizmeti, sanat ve tecim bilgilerini, bugünün silahlarını yapmak ve kullanmak için, fen bilgilerini iyi öğrenmek farz-ı kifâyedir. Şu demek oluyor ki lazım olan kimselerin öğrenmesi farz olup, başkalarına farz olmaz. Fakat, lüzumu kadar kimse öğrenmezse, tüm Müslümanlar, büyük günaha girer. Hekim olacak kimsenin lise ve tıp fakültesinde okuması farz olup, mühendis olacak kimsenin tıp fakültesinde okuması farz değildir. İbni Âbidîn hazretleri, Dürr-ül-muhtâr şerhinde diyor ki:
Ulûm-i nakliyyeden özetlemek gerekirse din bilgilerinden kendine lazım olanları öğrenmek farz-ı ayndır. Bundan fazlasını öğrenmek ve ulûm-i akliyyeden yararlı olanları öğrenmek farz-ı kifâyedir. Bir âyet ezberlemek, her insana farz-ı ayndır. Fatihayı ve üç âyet yada bir kısa sûre ezberlemek vaciptir. Kur’ân-ı kerimin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir. Kendine lazım olmayan fıkıh bilgilerini öğrenmek, hafız olmaktan daha iyidir. Başkalarına öğretmek için ilim öğrenmek, kendi işlemesi için öğrenmekten daha sevaptır.”

Sekiz ana kötü davranış
Sual: Din kitaplarında, iyi ve güzel huyların yanı sıra kötü huylardan da bahsedilmektedir. Bu kötü huyların esası, temeli nedir?
Cevap:
 Bu mevzu, İslâm Ahlâkı kitabında şu şekilde açıklanmaktadır:
“Dört esas iyi huya karşılık, sekiz ana kötü davranış olur ki bunlar:
1- Cerbeze olup, hikmetin aşırı olmasına denir. Ahlakı ve işleri incelemek, anlamak kuvvetini, gereksiz yerlerde kullanmaktır. Hile yapmak, aldatmak, haram işleri neşretmek, yaymak şeklinde. Ruhun fen kuvvetini özetlemek gerekirse aklı, aşırı kullanmak cerbeze olmaz. Kötü olmaz. Din bilgilerini, fen bilgilerini ve matematiği ilerletmek için, ne kadar oldukça çalışır, inceler, araştırırsa, o denli oldukça iyi olur.
2- Belâdet, eblehliktir. Aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. Kalınca kafalılıktır. Öğrenmesi ve işlemesi, yapması kusurlu olur. İyiyi kötüden ayıramaz.
3- Tehevvürdür. Acil kızmak anlamına gelir. Şecaat, kahramanlık iyi huyunun aşırı olmasıdır. Akıllı tanınan kimselerin beğenmeyeceği işler halletmeye kalkışmaktır. Ruhunu yada bedenini boş yere yorar.
4- Cübndür. Korkaklık anlamına gelir. Şecaatin lüzumundan azca olmasıdır. Korkmak caiz olmayan yerde korkaklık gösterir.
5- Fücûrdur. İffetin aşırı olmasıdır. Dünya lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyetin ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar.
6- İffetin azca olmasıdır. Humud, özetlemek gerekirse miskinliktir. İslâmiyetin ve aklın izin verdiği arzularını bırakmaktır. Bedeni zayıflar, kuvveti gider, hasta olur, nesli tükenir.
7- Zulümdür. Adaletin sınırını aşmaktır. Başkasının hakkına hücum etmektir. Başkasının malına, canına, namusuna zarar verir.
8- Haysiyetsizliktir. Kendisine karşı meydana getirilen zulüm, işkence ve hakaretleri kabul eder. Adaletin noksan olmasıdır. Adalette tüm iyilikler toplandığı şeklinde, zulümde de, kötülükler toplanmıştır.”

Sual: İyi müslüman olmak için güzel ahlaklı olmak gerektirme ettiğini bildirdiniz. Güzel ahlaka iyi mi haiz olunur?
CEVAP
Evet iyi bir müslüman olmak için güzel ahlaka haiz olmak, kötü ahlaktan uzak durmak gerekir. Bir tek bununla dünya ve ahiret saadeti elde edilir.

Güzel terbiye, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilir. Kötü terbiye da bunun tersidir. Şu demek oluyor ki bilgisiz kalmak, edepsiz olmak, kötü insanlarla arkadaşlık etmekten hasıl olur. Cenab-ı Hak, Peygamber efendimizi överken (Gerçekte sen büyük bir terbiye üzeresin) buyuruyor. (Kalem 4)

İyi insan, iyi ahlaklı insan anlamına gelir. Dinimiz iyi huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir.

Güzel ahlaka haiz kimselere gıpta etmek, onlar şeklinde olmaya çaba etmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Nimete kavuşmuş olanlardan, tevazu gösterene ve kendini hep kusurlu bilene, helalden kazanıp, hayırlı yerde sarf edene, fıkıh bilgileri ile hikmeti [tasavvufu] birleştirene, helale harama dikkat edene, fakirlere acıyana, işlerini Tanrı rızası için yapana, huyu güzel olana, asla hiç kimseye fenalık yapmayana, bilimsel ile amel edene ve malının fazlasını dağıtıp, sözünün fazlasını saklayana müjdeler olsun.) [Taberani]

Güzel sözler
Terbiye hakkında İslam âlimleri buyuruyor ki:
“Kötü ahlaklı, parçalanmış testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi şeklinde balçık olur.”
“Her binanın bir temeli vardır. İslam’ın temeli de güzel ahlaktır.”

“Kötü terbiye, o şekilde bir fenalıktır ki, onunla meydana getirilen birçok iyilikler yarar vermez. Güzel terbiye, o şekilde bir iyiliktir ki, onunla meydana getirilen günahlar bile affa uğrar.”

“Yükselen tüm insanoğlu yalnız güzel ahlakları yardımıyla yükselmişlerdir.”
“Güzel terbiye güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek anlamına gelir.”

“Güzel terbiye, kimselerle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir.”
“Güzel terbiye, eziyet vermemek ve meşakkatlere katlanmaktır.”
“Güzel terbiye, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak anlamına gelir.”

“Güzel terbiye, Tanrı’tan razı olmak anlamına gelir. Şu demek oluyor ki hayrı ve şerri Tanrı’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir.”

“Güzel ahlakın en azı, meşakkatlere göğüs germek, yapmış olduğu iyiliklerden karşılık beklememek, tüm insanlara karşı şefkatli olmaktır.”

“Güzel terbiye, haramlardan kaçıp helali aramak, diğeri insanlarla olduğu şeklinde aile efradıyla da iyi geçinip onların maişetlerini temin etmektir.”

“Güzel terbiye, Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir.”

Bir müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Güler yüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. Her insana karşı güler yüzlü olmalıdır.

Hadis-i şerifte, Tanrı’a ve ahiret gününe inanç edenin, misafirine ve komşusuna ikram etmesi, ya hayır söylemesi yada susması emredilmiştir. (Buhari)

Başkasının kötü ahlakından yakınma eden kimsenin kendisi kötü ahlaklıdır. Başkalarının kötülüklerinden bahsediyorsak, bu kendimizin kötü bulunduğunun alametidir. Güzel terbiye, eziyetleri sineye çekmektir.

Güzel ahlaklı olmanın alameti şunlardır
İnsaflı olmak, arkadaşlarının hatasını görmemek, hüsnü zan etmek, suizandan [kötü zandan] kaçınmak, arkadaşlarının eziyetlerine göğüs germek, onlardan şikayetçi olmamak, hep kendi ayıp ve kusurlarıyla meşgul olmak, kendi nefsini kınamak, güler yüzlü olup, beraberce yumuşak konuşmaktır.
Güzel ahlaklı kimse, edeplidir azca konuşur, hatası azdır, gıybet etmez, Tanrı için sever, Tanrı için buğzeder, emanete riayet eder, komşu ve arkadaşını korur. Tüm hasletlerin başı ise hayadır.

Hazret-i Hızır buyurdu ki:
(Güler yüzlü ol, hiddetlenme! Hep yararlı iş yap, azca da olsa ziyanı dokunan iş yapma! Gereksiz dolaşma, boş yere gülme, asla kimseyi kusurundan dolayı ayıplama, günahların için ağla!)

Büyüklerden Ebu Osman El-Hayri’yi ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardığı süre kendine (Kusura bakma, oldukça insan geldi seni kabul edemeyeceğiz) dediler. Azca gidince gene çağırdılar. Erişince gene, kabul edemeyeceklerini bildirdiler. Bu şekilde birkaç kez çağırıp geri döndürdükten sonrasında (Biz seni deneyim etmek için bunu yaptık. Hakikaten güzel ahlaklıymışsın) dediler. Sonucunda buyurdu ki: (Bu terbiye bir süper ötesi midir? Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider.)

Ahlakı güzelleştirmek
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır.) [Hakim]

(Ya Rabbi senden, esenlik, afiyet ve güzel terbiye dilerim.) [Harâiti]

(Ben yalnız güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.) [Beyheki]

(Güzel terbiye, büyük günahları, suyun kirleri temizlemesi şeklinde temizler. Kötü terbiye ise, salih amelleri, sirkenin balı bozmuş olduğu şeklinde bozar.) [İ. Hibban]

(Allahü teâlâ indinde kötü ahlaktan büyük günah yoktur. Şu sebeple, kötü ahlaklı bir günahtan tevbe edip kurtulursa, bir başka günaha düşer. Hiçbir süre günahtan kurtulamaz.) [İsfehani]

(Bir kimse tevbe ederse, tevbesini Allahü teâlâ kabul eder. Kötü ahlaklı kimsenin tevbesi makbul olmaz. Zira bir günahtan tevbe ederse kötü ahlakı sebebiyle, daha büyük günah işler.)
[Taberani]

(Güzel terbiye, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir.) [Beyheki]

(Din, güzel ahlaktır.) [Deylemi]

(Müminlerin inanç yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır.) [Tirmizi]

(Şüphesiz güzel terbiye, güneşin buzu erittiği şeklinde günahları eritir.) [Harâiti]

(Bir müslüman güzel ahlakı yardımıyla, gündüzleri oruç tutan, geceleri yakarma eden kimselerin derecesine kavuşur.) [İ. Ahmed]

(Bir insan azca yakarma etse de, güzel ahlakı yardımıyla en yüksek dereceye kavuşur.) [Taberani]

(Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim]

(Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur.) [Müslim]

(En oldukça sevdiğim kimse, huyu en güzel olandır.) [Buhari]

(Yumuşak olan asla hiç kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizi]

(Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak isterse hayvan ona uyar. Taşın üzerine sürmek isterse hayvan oraya koşar.) [Ebu Davud]

(Cennete götürmüş olan sebeplerin başlıcası, Allahü teâlâdan korkmak ve iyi huylu olmaktır. Cehenneme götürmüş olan sebeplerin başlıcası da, dünya nimetlerinden ayrılınca üzülmek, bu nimetlere kavuşunca sevinmek, azgınlık yapmaktır.) [Tirmizi]

(İmanı en kuvvetli kişi, ahlakı en güzel ve hanımına en yumuşak olandır.) [Tirmizi]

(İnsan, güzel huyu ile, Cennetin en üstün derecelerine kavuşur. [Nafile] İbadetlerle bu derecelere kavuşamaz. Kötü davranış, insanı Cehennemin en aşağısına götürür.) [Taberani]

(İbadetlerin en kolayı, azca konuşmak ve iyi huylu olmaktır.) [İbni Ebiddünya]

(Şu üç şey bulunan kimsenin imanı kâmildir: Beraberce iyi geçinen güzel terbiye, kendini haramlardan alıkoyan vera, cehlini örten hilm.) [Nesai]

(Dünyada yada ahirette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!) [Hakim]

(Söz veriyorum ki, münakaşa etmeyen, haklı olsa da, dili ile kimseyi incitmeyen, latife ile yada yanındakileri güldürmek için, yalan söylemeyen, iyi huylu olan müslüman Cennete girecektir.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki: “Size gönderdiğim İslam dininden razıyım, [bu dini kabul edip, bu dinin emir ve yasaklarına riayet edenlerden razı olur, onları severim.] Bu dinin tamam olması, yalnız cömertlikle ve iyi huylu olmakla olur. Dininizin tamam bulunduğunu her gün, bu ikisi ile belli ediniz!) [Taberani]

(Sıcak su buzu erittiği şeklinde, iyi huylu olmak, günahları eritir, yok eder. Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu şeklinde, kötü huylu olmak, ibadetleri bozup yok eder.) [Taberani]

(Hak teâlâ yumuşak huyluya yardım eder, sert ve öfkeliye yardım etmez.) [Taberani]

(Yumuşak olan, kızmayan müslümanın Cehenneme girmesi haramdır.) [Tirmizi]

(Yavaş, yumuşak hareket etmek, Allahü teâlânın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Telaşlı olmak, şeytanın yoludur. Allahü teâlânın sevilmiş olduğu şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.) [E.Ya’la]

(Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile, gündüzleri oruç tutanın ve geceleri namaz kılanın derecesine kavuşur.) [İ. Hibban]

(Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davrananı Allahü teâlâ sever.) [İsfehani]

(Güler yüzle slm veren, sadaka verenin sevabına kavuşur.) [İ.E.dünya]

Bir kimse Resulullah efendimizden tembih istedi, (Kızma, sinirlenme) buyurdu. Birkaç kere sordu, hepsine de (Kızma, sinirlenme) buyurdu. (Buhari)

Sual: İyi insan olmak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
İyi insan olmak için kâmil özetlemek gerekirse olgun müslüman olmak gerekir. Aslına bakarsanız müslüman, iyi insan anlamına gelir.
Tanrı indinde mümin oldukça kıymetlidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Müminler, o şekilde kimselerdir ki, Tanrı anıldığı süre kalbleri titrer, Tanrı’ın âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allah’ın razı olduğu yerlere] harcarlar.) [Enfal 2-3]

(Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve gereksiz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.) [Müminun 1-8]

(Onlar, Tanrı’ın ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızasını isteyip sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar.) [Rad 20-22]

([Müminler] büyük günahlardan ve hayasızlıktan sakınır, öfkelendikleri süre da kusurları bağışlar ve işlerini aralarında istişare ederler.) [Şura 37,38]

(İnanıp hayırlı iş işleyen [mümin]lerin kötülüklerini, and olsun, örteriz, onları yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandırırız.) [Ankebut 7]

(Tanrı onların [müminlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir.) [Zümer 35]

(Tanrı, inanıp emirlerini oluşturan müminlere mağfiret ve büyük ecir vaad etmiştir.) [Feth 29]

(Düzgüsel olarak müminler kardeştir.) [Hucurat 10]

Müminlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da şu şekilde:
(Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların güvenilir olduğu kimsedir.) [Buhari]

(Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Tanrı’ın rızasını gözetir. Acil etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar.) [Deylemi]

(Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen yada ortak iş yapsan yararını görürsün. Onun her işi faydalıdır.) [Taberani]

(Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, tüm vücut huzursuz olup onun tedavisi ile meşgul olunduğu şeklinde, müslümanlar da bu şekilde birbirine desteğe koşmalıdır.) [Buhari]

(Mümin ülfet eder [iyi geçinir], ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur.) [Beyheki]

(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş şeklinde ferahlık duyar.) [Deylemi]

(Mümin nalet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz.) [Hakim]

(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyheki]

(Mümin, yumuşaktır, hafiftir. Munis bir deve şeklinde boyun eğer, “Ih” denince, yer sert olsa da çöker.) [Beyheki]

(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]

(Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına problem verir.) [Dare Kutni]

(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]

(Komşusu kötülüğünden güvenilir olmayan, mümin olması olanaksız.) [Buhari]

(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.) [Harâiti]

Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahirete ilişik istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ilişik olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü haldesin!) [Beyheki]

Müslümanın vasıfları nedir
Sual:
 Tanrı’tan korkan müslümanın vasıfları nedir?
CEVAP
Tanrı’tan korkan bir kimse, Onun emirlerini halletmeye, yasaklarından sakınmaya titizlikle çalışır. Asla asla hiç kimseye fenalık yapmaz. Kendine fenalık yapanlara sabreder. Yapmış olduğu kusurlara tevbe eder. Sözünün eri olur. Her iyiliği Tanrı için yapar.

Kimsenin malına, canına, namusuna göz dikmez. Çalışırken, alışveriş ederken, kimsenin hakkını yemez. Her insana iyilik eder. Şüpheli şeylerden kaçınır. Makam sahiplerine, zalimlere yaltaklanmaz. İlim ve terbiye sahiplerine saygı gösterir.

Dostlarını sever ve kendini sevdirir. Kötü kimselere tembih verir. Onlara uymaz. Küçüklerine merhametli ve şefkatli olur. Misafirlerine ikram eder. Kimseyi çekiştirmez. Hazzı ardında koşmaz. Ziyanı olan ve hatta faydasız bir şey söylemez. Asla hiç kimseye sert davranmaz. Eli açık olur. Malı ve mevkii her insana iyilik etmek için ister.

Riyakârlık, iki yüzlülük yapmaz. Kendini beğenmez. Allahü teâlânın her an gördüğünü ve bildiğini düşünerek asla fenalık yapmaz. Onun emirlerine sarılmış olur. Yasaklarından kaçar. İşte, Tanrı’tan korkanlar milletine, ülkesine yararlı olur.

Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde, inananları şu şekilde tarif etmektedir:
(Rahim olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevazu ile yürürler. Cahiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selamet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyâmda dururlar [namaz kılarlar.] Onlar, “yâ Rabbi, Cehennem azabını bizlerden uzaklaştır. Cehennem azabı devamlıdır ve oldukça şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır” derler. Bir şey verdikleri süre, israf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemez, Tanrı’a şerik koşmaz, Ondan başkasına yalvarmazlar. Tanrı’ın dokunulmasını haram etmiş olduğu cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmez, zina etmezler. Bunlardan birini yapanın Kıyamette azabı kat kat olur, orada zelil ve hakir olarak sonsuz bırakılır. Bir tek, Tanrı, tevbe eden ve doğru inanç eden ve yakarma ve yararlı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Tanrı, af ve acıma sahibidir. Tevbe edip, amel-i salih işleyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbul ve Onun rızasına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şahitlik yapmaz, faydasız ve ziyanı dokunan işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu süre, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.][Furkan 63-73]

İyi huylu olmanın ve bunu muhafazanın yolu
Sual:
 İyi huylu olmak ve bunu muhafaza edebilmek için ne yapmalı?
CEVAP
İyi huylu olmak için ve iyi ahlakını muhafaza edebilmek için, salih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık etmelidir. İnsanın ahlakı, arkadaşının huyu şeklinde olur. Hadis-i şerifte, (İnsanın dini, arkadaşının dini şeklinde olur) buyuruldu. Ahlakı bozan, şehveti harekete getiren kitapları okumamalı, bu şekilde radyo ve TVden sakınmalıdır.

İyi huyların yararları ve haramların zararları ve Cehennemdeki azapları, hep hatırlanmalıdır. Mal, mevki arkasında koşanlardan hiçbiri muradına kavuşamamıştır. Malı, mevkii hayır için arayan ve hayır işlerde kullanan, rahata, huzura kavuşmuştur.

Allahü teâlâdan korkmak, bu deryanın gemisidir. Hadis-i şerifte, (Dünyada, kalıcı değil, yolcu şeklinde yaşa! Öleceğini asla unutma) buyuruldu.

Faydasız şeylerden, oyunlardan, ziyanı dokunan şakalaşmak ve münakaşa etmekten sakınmalıdır. İlim öğrenmeli ve yararlı işler yapmalıdır. Vaktin kıymetini bilip gece-gündüz ilim öğrenmelidir! İlim, yakarma içindir. Kıyamette işten, ibadetten sorulur, oldukça ilim öğrendin mi diye sorulmaz. İş ve yakarma de ihlas elde etmek içindir. (İslam Ahlakı)

Sert mizaçlı olmak
Sual:
 Haksızlık olunca dayanamıyorum. Oldukca sert mizaçlıyım. Sert mizaçlı olmak dinen kusur mudur?
CEVAP
Sert mizaçlı olmak kusur değildir. Bir tek dine aykırı olarak sertlik yapmak kusurdur. Hazret-i Ömer’in sert mizacı övülmüş, takdir edilmiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İki melek var, biri sert, biri yumuşak mizaçlıdır. Bunlar, Cebrail ile Mikail’dir. Peygamberlerden biri yumuşak, diğeri sert mizaçlıdır. Bunlar İbrahim ile Musa’dır. Benim de iki arkadaşımdan biri yumuşak, diğeri sert mizaçlıdır. Bunlar, Ebu Bekir ile Ömer’dir.) [Taberani]

Kâfirlere karşı da iyi huylu olmalı
Sual:
 İslamiyet’in güzel ahlakını göstermek için, kâfirlere karşı da iyi huylu olmak ve onları incitmemek gerekmez mi?
CEVAP
Müslümanların kâfirlere karşı da iyi huylu olmaları, onları incitmemeleri gerekir. Böylece İslam dininin, iyi huylu olmayı, kardeşçe yaşamayı, emek vermeyi emrettiği onlara da gösterilmiş olur. Böylece iyiliği seven insanoğlu, seve seve müslüman olurlar. Cihad etmek farzdır. Cihadı devlet topla, silahla yapacağı şeklinde, soğuk harp ile, propaganda, neşriyat ile de yapar. Her müslüman da, iyi huyları ile, iyilik yapmakla cihad yapar. Şu sebeple cihad etmek, insanları müslüman halletmeye davet etmek anlamına gelir. Görülüyor ki, kâfirlere karşı da, iyi huylu olmak, onları incitmemek, cihad etmek oluyor. Cihad ise her müslümana gücü nispetinde farzdır.

Tanrı’ın ahlakı ile ahlaklanmak
Sual:
 İyi bir müslüman olmak için Tanrı’ın ahlakı ile ahlaklanmak gerekiyormuş. Bu iyi mi olur?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Bir kimse, bir zat ile konuşunca, eğer kalbinde, dünya sevgisi azalıp, Allahü teâlâya bağlılığı artarsa, onun keramet sahibi, evliyadan bir zat olduğu anlaşılır. Eğer bu şekilde eğer eğer olmazsa, o zatın istidrac gösteren bir yalancı olduğu meydana çıkar. (Evliya olmak için Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanmak gerek) buyurulmuştur. Şu demek oluyor ki Allahü teâlânın sıfatlarına uygun sıfatlar, evliyada hasıl olur. Fakat bu benzerlik yalnız isimdedir. Yoksa sıfatların özelliğinde beraberlik olmaz. (Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanın) emrini anlatırken Hace M. Parisa hazretleri, Soruşturma kitabında buyuruyor ki:

“Allahü teâlânın bir sıfatı Basirdir. Şu demek oluyor ki Allahü teâlâ her şeyi görür. Bir kimsenin kalb gözü açılır, firaset ışığı ile, kendi ayıplarını ve başkalarının iyi huylarını görürse, özetlemek gerekirse başkalarını kendinden üstün görürse ve Allahü teâlânın her an gördüğünü göz önünde bulundurarak hep Onun beğenmiş olduğu şeyleri yaparsa, bu sıfatla huylanmış olur.

Allahü teâlânın bir sıfatı da Mümittir. Şu demek oluyor ki öldürücü anlamına gelir. Bir kimse, sünnetler yerine yerleşmiş olan bid’atleri yok ederse, bu sıfatla sıfatlanmış olur. Tüm sıfatlar, bunlar gibidir.”

Cahiller, bu ahlaklanmayı başka türlü anlamış ve yoldan çıkmıştır. Evliyanın ölüleri dirilteceğini, kaybolan şeyleri bileceğini sanmışlar, günaha girmişlerdir.) [Müj. Mekt. 107]

Allahü teâlânın sıfatlarından biri Settardır. Şu demek oluyor ki günahları örtücüdür. Müslüman da, din kardeşinin kusurunu örtmelidir.

Allahü teâlâ Kerimdir. Rahimdir. Şu demek oluyor ki lütfu, ihsanı bol miktarda ve merhameti çoktur. Müslüman da, eli açık ve merhametli olmalıdır!

Allahü teâlâ, Gaffardır, özetlemek gerekirse kullarının günahlarını affedicidir. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını affetmelidir!

Af, hak etmiş olduğu bir şeyi almayıp sahibine affetmek anlamına gelir. Allahü teâlâ affedicidir, affedenleri sever. Kur’an-ı kerimde mealen, (Affet, marufu emret ve cahillerden yüz çevir!) buyuruluyor. (Araf 199)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Affedin ki, Allahü teâlâ da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!) [İsfehani]

(Tanrı için affedeni Allahü teâlâ yükseltir, aziz eder.) [Berika]

(Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini yoksun edenlere kayra etmek, güzel huylu olmaktır.) [İ.Ebiddünya]

(Sana zulmedeni affet, sana gelmeyene git, sana fenalık edene sen iyilik et, aleyhine de olsa ne olursa olsun doğru konuş.) [Ruzeyn]

(Musa aleyhisselam, “Ya Rabbi, senin indinde en aziz kimdir?” diye sordu. Allahü teâlâ da, “İntikam almaya gücü yeterken affedendir” buyurdu.) [Harâiti]

(Allahü teâlâ, merhameti olmayana acıma etmez, affetmeyeni affetmez.) [İ.Ahmed]

(Affedin ki affa kavuşasınız!) [İ.Ahmed]

Sual: En makbul amel nedir?
CEVAP
Peygamber efendimiz, en makbul amelin güzel terbiye bulunduğunu bildirmiş, (İman yönünden müminlerin en faziletlisi, ahlakı güzel olanlardır) buyurmuştur. (Hakim)
Bir kimse Peygamber efendimizden tembih istedi. Dedi ki:
– Ya Resulallah bana tembih ver!
– Nerede olursa olsun Tanrı’tan kork!
– Gene buyur ya Resulallah!
– Her kötülüğün akabinde bir iyilik yap! İyilikler günahları giderir.
– Gene buyur!
– Beraberce güzel geçin! (Tirmizi)

Oğlu, Lokman aleyhisselama sorar:
– En iyi haslet nedir?
– Dindar olmaktır.
– Peki babacığım, bu haslet iki olursa?
– Dindarlık ve mal sahibi olmak.
– Üç olursa?
– Dindarlık, mal ve haya.
– Dört olursa?
– Dindarlık, mal, haya ve güzel terbiye.
– Beş olursa?
– Dindarlık, mal, haya, güzel terbiye ve cömertliktir.
– Altı olursa?
– Oğlum bu beş haslet kimde olursa, o kimse takva ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır.

Kur’an-ı kerimde ise mealen buyuruluyor ki:
(Tanrı indinde en şerefliniz, takva ehli olanınızdır.) [Hücurat 13]

Bir kimse, asil bir aileye mensup olmasa da, güzel huylu ise, onun için güzel huyu, iyi bir asalettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güzel davranış şeklinde soyluluk, önlemli olmak şeklinde akıllılık olmaz.) [İbni Mace]

Güzel huylu kimse, insanların takdirini kazanır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!) [Hakim]

Sual: Güzel ahlaka haiz olmak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Güzel ahlaka haiz olmak için iyi ve kötü huyları bilmek gerekir. Ek olarak kendi kötü huylarını teşhis etmek gerekir. Bu teşhisi kendi yapar. Yada bir âlimin, rehberin bildirmesi ile anlamış olur. İnsan kendi kusurlarını zor anlamış olur. Güvenilmiş olduğu arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık olan dost onu tehlikelerden, korkulardan korumuş olan kimsedir. Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de, insana ayıplarını tanıtmaya yarar. Şu sebeple düşman, insanoğlunun ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. Dost ise, insanoğlunun ayıplarını pek görmez.

Biri İbrahim Ethem hazretlerine, aybını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, (Seni dost edindim. Her halin bana güzel görünüyor. Aybını başkasına sor) dedi.

Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışmak gerekir. (Mümin müminin aynasıdır) hadis-i şerifinin manası budur. Şu demek oluyor ki, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür. İsa aleyhisselama, bu güzel ahlakını kimden öğrendin, dediklerinde, (Birinden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen şeylerinden sakındım. Beğendiğimi ben de yaptım) buyurdu. Hazret-i Lokman’a, (Yazınsal kimden öğrendin) denince, (Edepsizden) dedi.

Selef-i salihinin, Eshab-ı kiramın, evliyanın menkıbelerini okumak da, iyi huylu olmaya sebep olur. Kendinde kötü davranış bulunan kimse, buna yakalanmanın sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye, bunun zıddını halletmeye çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için oldukça uğraşmak gerekir. Şu sebeple, insanoğlunun alışmış olduğu şeyden kurtulması güçtür. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.

Evlatları dikkatsizlik etmeyelim
Bugün, tüm hristiyan devletlerinde, bir çocuk dünyaya gelir gelmez, buna bozuk dinlerinin icaplarını yapıyorlar. Her yaşlarındaki insanlara, yahudiliği ve hristiyanlığı titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların imanlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onları da, hristiyan yapmak için, İslam ülkelerine paket paket kitap, broşür ve beyazperde filmleri gönderiyorlar.

O halde müslümanlar, din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı, bizlere emanet edilen çocuklarımıza haiz olmalıyız. Onlara haiz olmak da, dinimizin emirlerine uygun olarak yetiştirmekle olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahlakınızı güzelleştirin!) [İbni Lal]

En yırtıcı hayvan bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir süre elma çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek, lüzumlu aşı ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür. Bunun şeklinde insan tabiatında bulunan bazı arzular yok edilemez, fakat terbiye edilebilir.

Her şeyi, zıddı kırar. Kötü huyları, iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini zorla da olsa iyi işler halletmeye alıştırmalı, onları âdet haline getirmelidir. Çocuk, işleri ve ahlakı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse dünya ve ahiret saadeti elde edilir. Kıyamet günü, ana-baba, çocuğuna öğretmesi gereksinim duyulan ilimlerden görevli olacak, vazifesini yapmamış ise, yada kusur etmiş ise cezaya çaptırılacaktır. Çocuklarını İslam terbiyesi üzerine yetiştirmeyenler, dünya ve ahiret felaketine maruz kalacaklardır.

Ne mutlu çocuğunu İslam ahlakı ile yetiştirenlere.

Güzel ahlaklı olmak
Sual:
 Güzel ahlaklı olmak için, özet hâlinde birkaç ilke bildirilebilir mi?
CEVAP
İyi ve kötü huyları bilmek ve uygulama etmek gerekir. İslam Ahlakı kitabını okuyup, oradaki bilgilerle amel eden, güzel ahlaklı olur. Bu kitapta yazılı olan şu iki prensibi esas alan da güzel ahlaklı olur:
1- Düşmanlarımız, muhaliflerimiz, bizi çekemeyenler, hep ayıplarımızı araştırır. Onlardan kusurlarımızı öğrenip güzel ahlaka haiz olabiliriz. Biri, ahlakını düzeltmek için İbrahim Ethem hazretlerine, ayıbını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, (Seni dost edindim. Her hâlin bana güzel görünüyor. Ayıbını başkasına sor) dedi.

2- Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa bundan kurtulmaya çalışmak gerekir. (Mümin, müminin aynasıdır) hadis-i şerifinin mânâsı budur. Şu demek oluyor ki, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür. İsa aleyhisselama, bu güzel ahlakı kimden öğrendiği sorulunca, (İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen şeylerinden sakındım. Beğendiğimi ben de yaptım) buyurdu. Hazret-i Lokman’a, (Yazınsal kimden öğrendin?) denince, (Edepsizden) buyurdu. Şu demek oluyor ki birinin yapmış olduğu hareket bizim hoşumuza gitmiyorsa, edepsizlik olarak görüyorsak, onu ikimiz de yapmamalıyız. Biri bizim bir kusurumuzu söyleyince sevinmiyorsak, başkalarının da kusurlarını söylememeliyiz. Biri bizi eleştiri edince hoşlanmıyorsak, ikimiz de başkalarını eleştiri etmemeliyiz.

İnsan bu prensipleri uygularsa, güzel ahlaklı olur. O hâlde, bir söz söylerken, kendimizi karşımızdakinin yerine koymalıyız. Bu şekilde bir söze tepkimiz ne olur diye düşünmeliyiz. Bunun da istisnaları çıkarsa da, azdır. Aslına bakarsanız kaide dışı genel kaideyi bozmaz.

Kötü huyu olan ne yapmalıdır?
Sual: Kendinde kötü davranış bulunan bir kimse, bunu gidermek, yok etmek için ne yapmalı, iyi mi hareket etmelidir?
Cevap:
 Kendinde kötü davranış bulunan bir kimse, ilk olarak bu kötü huya yakalanmasının sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye, bunun zıddını halletmeye çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için oldukça uğraşmak lazımdır. Şu sebeple, insanoğlunun alışmış olduğu şeyden kurtulması oldukça zor olsa gerek. Zira kötü şeyler, nefse tatlı gelir. İnsanın, kötü bir şey yapınca, arkasından nefse güç gelen şeyleri yapmayı âdet edinmesi, yararlı bir ilaçtır. Mesela, “bir fenalık yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim” yada “oruç tutacağım, gece namazları kılacağım” diye yemin etmelidir. Nefis, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebep olan kötü âdetini yapmaz. Kötü ahlakın, huyların zararlarını okumak, işitmek de, yararlı bir ilaçtır. Kötü huyun zararlarını bildiren hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İnsanların asla çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.)

(Her günahın tövbesi vardır. Kötü ahlakın tövbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tövbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.)

(Sıcak su buzu erittiği şeklinde, iyi terbiye da, hataları eritir. Sirke balı bozmuş olduğu şeklinde, kötü terbiye, hayratı, hasenatı, iyilikleri mahveder.)

Hakiki Müslüman demek
Sual: İman edip, elinde geldiği kadar ibadetlerini oluşturan her Müslüman, hakiki Müslüman mıdır?
Cevap:
 Hakiki Müslüman olmak demek, yalnız adete naturel olarak olarak tapınmak değil, İslâmın emir etmiş olduğu güzel ahlakı edinerek, insanlık vazifelerini yaparak, ruhen de tertemiz olmak anlamına gelir. İbadet eden, fakat hileyi zeka eseri sayan, insanları aldatan, hatta kimi süre ziyanı dokunan propagandalara aldanarak insan öldüren, ortalığı yakıp yıkan, yalan söyleyen bir kimse, Müslüman bulunduğunu söylese de, hakiki Müslüman değildir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde Furkân sûresinde, bir Müslümanın iyi mi olması gerektirme ettiğini beyan buyurmuş, açıkça bildirmiştir. Bunu tefsir etmek için, Ehl-i sünnet âlimleri fazlasıyla kitap yazmışlardır. Fakat biz, kendimizi halâ fena, kötü huylardan kurtaramıyor, Kur’ân-ı kerimde bildirildiği şeklinde çalışmıyor, Allahü teâlânın emirlerini yapmıyor, sözüne sadık olamıyor, sokaklarımızı pislik içinde bir harabeye çeviriyor, ruhen ve bedenen temizlenemiyoruz. Oysa, elimizde bizlere tüm bu güzel şeyleri emir eden, ne yapmamız lazım geldiğini açık açık bildiren, Allahü teâlânın kelâmı Kur’ân-ı kerim, Peygamber efendimizin sözleri, emirleri ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları vardır.

(Allahü teâlâ şükredenlerin mükafatını verecektir) buyuruluyor. Bunu Allahü teâlâ vadediyor.

Burada şükretmek demek, Kur’ân-ı kerimin istediği şeklinde, tam Müslüman olmak anlamına gelir. Allahü teâlânın verdiği nimetleri, Onun emrine uygun olarak kullanmak anlamına gelir. Bugün dünyada bir milyardan fazla Müslüman olduğu bildirilmektedir. Dünyada her 4 kişiden biri Müslümandır. Eğer bu Müslümanlar, Allahü teâlânın emir etmiş olduğu şeklinde, ruhen ve bedenen tertemiz insanoğlu olur, birbirlerine kardeşçe bağlanır, çalışır, her sahada ilerlemeye başlarsa, Allahü teâlâ da, onlara mükafatını verecek, o süre Müslümanlar, tıpkı orta çağda olduğu şeklinde, medeniyetin en önüne geçeceklerdir. Allahü teâlâ, bizlere bunu vadediyor. Allahü teâlâ, hiçbir süre vadinden dönmez.

Sual: Bir Müslümanın, kendi hatalarını, işlediği günahları düşünmesi ve bu biçim şeyleri düzeltmesi gerekmez mi?
Cevap: 
Çoğumuz, kendi kusurlarını görmeli, Allahü teâlâya karşı yapmış olduğu kabahatleri düşünmelidir. Allahü teâlânın, kendisine ceza vermekte acil etmediğini, rızkını kesmediğini bilmelidir. Ananın, babanın, dine uygun emirlerine itaat etmeli, dine uygun olmayanlara karşı gelmemeli, fitneye sebep olmamalıdır. Hakiki Müslüman bu şekilde olur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün